Türklerin ilk ve anayurdu Orta Asya’dır . Orta Asya’nın sınırları şöyledir : Doğuda Kingan ( Kadırgan ) Dağları ,Güneyde Hindikuş , Karanlık dağları,Batıda Hazar Gölü ,Kuzeyde Sibirya ovaları ile çevrilidir.
Asya Hun Devleti
Devlet Yönetimi:
Ülke hanedan üyelerinin ortak malıdır, bu da taht kavgalarına, siyasi birliğin kurulamamasına ve merkezi otoritenin zayıf olmasına neden olmuştur.
Eski Türklerde devlet “il” veya “el” olarak isimlendirilmiştir.
İlk Türk devlerinde boyların başında Bey denilen kişi bulunurdu, boyların birleşmesiyle budun , budunların da birleşmesiyle il denilen devlet yapısı oluşurdu.
İlk yazılı eser Orhun kitabeleridir. Yazılı edebiyattan daha çok sözlü edebiyat gelişmiştir. Sözlü edebiyatta özellikle Savlar, Sagular, Koşuklar ve Destanlar önemli bir yere sahiptir;
Türklerle Müslüman Araplar arasındaki ilk ilişkiler Hz. Ömer Dönemi’nde başlamıştır.
Emeviler Dönemi’nde Müslüman Arapların Maveraünnehir Bölgesi’ni ele geçirmesi üzerine Türgiş Türkleriyle ve Kafkaslarda Hazar Türkleriyle mücadeleler yapılmıştır.
İlk Müslüman Türk Devletlerinde Kut anlayışından gelen bir yapı hakimdi, yani hükümdarlık hükümdar ailesine Tanrı tarafından verildiğine inanılırdı. Yani Devlet Hükümdar ailesinin ortak malı sayılırdı. Tabi bu olay taht kavgalarına sebebep olurdur.
Gaznelilerle birlikte, Kut anlayışı “Sultan” anlayışına dönüşmüş ve hükümdar Allah’ın yeryüzündeki gölgesi sayılmıştır, Bu olay için Kut olayının mutasyonu diyebiliriz.
Türk-İslam devletlerinde ülke çeşitli bölge ve eyaletlere ayrılmıştır. Bu yönetim birimlerinin başında merkezden atanan hanedan mensubu melikler, şehzadeler ve askeri valiler idareci olarak görev yapmıştır. Taşra teşkilatında yer alan eyaletlerin yönetiminden “Şıhne” adı verilen askeri valiler sorumluydu. Özellikle Büyük Selçuklular ve daha sonraki Türk-İslam devletlerinde merkezi yönetim gelişmiş ve merkezi otoriteye önem vermişlerdir