The case has deteriorated to such an extent that we must do something without delay.
Müdahale etmekte geciktiğimiz için olay içinden çıkılmaz bir hal aldı.
Olayın daha kötü bir hal almasını istemiyorsak vakit geçirmeden harekete geçmeliyiz.
Olay öyle kötü bir hal aldı ki vakit geçirmeden bir seyler yapmalıyız.
Olayın giderek daha kötü bir hal aldığını çok önceden görüp bir seyler yapmalıydık.
Böyle karmasık olaylarda ancak yerinde ve zamanında kararlar alırsak sonucun kötü olmasını önleyebiliriz.